Date Archives

Şubat 2021

“Kuş gibi özgür” mü acaba?

Hapishanede geçen bir film sahnesi düşünün, filmin esas oğlanı hapishanenin duvarları kendi boyunun 5 katı olan orta bahçede volta atıyor. Bir an duruyor ve başını kaldırıyor yukarı. Güneş alıyor gözünü. Elleriyle gölgelik yapıyor gözlerine, alnına koyarak. Sonra bir parça bulutun arkasına gizleniyor güneş. Bu sırada gözleri kamaşmış, işaret parmaklarını ortadan ikiye kıvırıp ovalıyor gözlerini. Hava açık, gök mavi. Kuşlar görüyor sağa sola kanat çırpan, nispet yapar gibi takla atan, iç geçiriyor adam, önce kuşların hareketine dalan gözleri ve sonra hayaller. Yönetmen bağırıyor o sırada kestiiiiiiiik. Tam da istediği gibi oldu sahne; tutsak adam, taklacı kuş ve özgürlüğü tepedeki kuşların kanatlarına yükleyen bakışlar.

Hapishanede geçen filmlerden konu açılmışken Türk Sineması’nın bence iki önemli baş yaptı Tatar Ramazan ve Uçurtmayı Vurmasın’lara emek verenlere de selam olsun.

Yönetmenlerin en sevdiği özgürlük imgesi, şairlerin en sevdiği benzetmelerden biri, günlük hayatta özgürlükle ilgili en sık kullandığımız cümlelerden biri “kuş gibi özgür olmak”. Hiç düşündünüz mü kuşların özgürlüğünü? Özgür olup olmadıklarını ya da kuşları neden özgür olarak gördüğümüzü?

Kuşların özgür olduğunu düşünmemiz ya da düşünmeden kabul etmemiz, kuşların hareket alanına müdahale edemediğimizden mi acaba? Onların hareket alanlarında istediğimiz zaman, istediğimiz kadar, istediğimiz şekilde hareket edemediğimiz için mi? Yani aslında karşımızdakinin ne yapabildiğinden çok bizim ne yapamadığımız mıdır bizim kendimiz dışındakilerin özgür olup olmadığının kararını vermemizi sağlayan düşünce? Bilmem belki öyledir. Ama öyleyse eğer, bu durumda insan kendi hareket alanı içinde kalan canlıların özgürlüğünü kısıtladığını kabul mü etmiş oluyor? Yani kendi hareket alanımız içinde kalan diğer canlılar için bir hapishane ortamı mı yaratmış oluyoruz?

Özgürlük, hürriyet ve erkinlik kelimeleriyle eş anlamda kullanılabiliyor. Hürriyet, hür olma durumu yani istediğini istediği zaman istediği kadar yapabilme durumu, herhangi bir şarta veya kısıtlamaya bağlı olmamak. Diğer yandan kökü erk yani güç olan erkinlik kelimesinin özgürlükle bir olması ne büyük trajedi. Güçlü olmadan özgür de değilsin diyebilir miyiz? Bu bağlamda hangi gücüyle özgürlüğü temsil ediyor acaba kuşlar?

Bu soruyu sorduğum bir arkadaşım, uçabildikleri için özgürlük kuş gibidir dedi. Sonra konuşurken sineklerin de uçabildiğini ama sinekleri özgürlükle ilişkilendirmediğimizi de konuştuk. Bir sineğin özgürlüğü, çabuk bir el hareketi kadar. Yani acaba konu ilk söylediğimden hareketle, aslında onların ne yapabildiklerinden çok bizim onlara ne kadar müdahale edebildiğimizle mi ilgili? Bilmem belki öyledir. Belki de değildir bakalım bakalım. Uçmak, eski Türkçe’de cennet yerine de kullanılan bir kelimeymiş yine bu sohbette öğrendim. Her şeyin istenildiği zaman, istenildiği kadar yapılabileceğine inanılan cennet. Acaba özgürlüğü hem cennetle hem de kuşlarla bağdaştırmamızın nedeni uçmak mıydı? Fiyuuuvv ne dolaylı aktarma. Bir benzetme yaparken bu kadar derin düşünülüyor mu emin değilim. Belki de düşünüyordu eskiden insanlar kim bilir.

Bu yazıyı okuyanlar yapacak hiç işin kalmadı kuşların neden özgür olduğunu düşündüğümüzü mü sorguluyorsun, bu kadar mı işsiz Aykut diyebilir. Demeyenler de şu cümleyi okuduktan sonra evet ya ben ne okudum diyebilir 😊 Aslında ne işsizim ne de kafayı çizdim 😊 Sadece sakin bir Cumartesi akşamı aktivitesi. Hayır tabiki, kuşlar değil aktivite: Soru sormak. Bu ve başka bir sürü soru. Bu soruların cevabını bilmiyorum, bilmekle de çok ilgilenmiyorum. Sormak ve sorduğuna yanıt aramak. Bu yolculuk, cevaptan daha güzel ve keyifli ve anlamlı. Soru sormak, sorduğun soruya yanıt bulmaya çalışırken aklına gelenler, zihninde canlananlar var ya işte o yolculuk. Merak etmek, soru sormak insanı hayatın içinde diri tutan en basit ama en etkili yöntemlerden biri. Deneyin bakalım sizde de aynı duyguları uyandıracak mı? 

Girişimcinin İngiliz Anahtarı: Müşteri Sunumu

Bir startup için en önemli ama en zor iş müşteri edinmek. Bu zorluğun içinde belki de en sancılı süreç erken aşama girişimler için ilk müşteriyi bulmak. Kurumsal şirketlerin son dönemde yoğunlaşan açık inovasyon çalışmaları, startupların erken aşamada kurumsal firmalarla iş yapabilmeleri için önemli bir fırsat. Kurumsal firmalar, startup iş birliklerinde farklı program ve yöntemler uygulayabiliyorlar. Hızlandırma ve kuluçka programları yürütme, kurumsal yatırım şirketleri kurarak veya var olan fonlara katılarak startuplara yatırım yapma en sık uygulanan yöntemler. Son dönemde yaygınlaştığını gördüğümüz bir diğer yöntem de startup ürünlerini önce PoC ile deneyip ardından satın alma süreci işletmek. Bunu yapan şirketler genelde teknolojik dönüşümlerini gerçekleştirmeyi, teknik alt yapılarını güçlendirmeyi amaçlıyorlar. Bu kapsamda kurumsal şirketlerin ve startupların çok sayıda tanışma toplantısı düzenlediği ve bilgilendirme sunumlarıyla bir araya geldiğini görüyoruz. Bu sunumların başarılı geçmesi ve toplantı bitiminde her iki tarafın da zaman kaybı hissine kapılmaması için dikkat edilmesi gereken önemli hususlar var. Ama ne yazık ki sıklıkla karşılaştığımız ve tekrar eden sorunlu alanlar olduğu için gözlemlerimi bu yazıda toparlamak istedim.

Bu yazı genel olarak etkili sunum yapma önerileri değil, spesifik olarak ürün satma ve birlikte iş geliştirme amacıyla startupların kurumsal şirketlere yaptıkları tanışma toplantılarında dikkat etmeleri gereken hususlara dikkat çekmek için yazılmıştır diyebiliriz.   

  1. Sunum planları çok iyi yapılmalı. Sunum tecrübesi yüksek olan girişimcilerde bile sık karşılaştığımız sorunlu bir alan zaman yönetimi. Sunum süresinin yarısını şirket tarihini anlatmakla, geçmiş projeleri açıklamaya çalışmakla, uzun uzadıya farklı ürünlerle ilgili bilgiler vermekle ve eski müşterilerle yaşanan tecrübelerden bahsetmekle harcamamaya dikkat edin.   
  2. Sunum yapan kişi doğru seçilmeli. Toplantı öncesinde karşı taraftan toplantıya kimlerin katılacağını ve sunumdan beklentilerini öğrenip sunum yapacak kişiyi ona göre belirlemekte fayda var. Sunumda ürünün detaylı teknik özellikleri görüşülecekse sunumu ekibin teknik sorumlusunun yapması veya sunumda hazır olması gerekir. Ama ilk tanışma toplantısı ise iletişim becerisi yüksek, ürün/pazar/müşteri/değer önerisi/rekabet konularını iyi anlamış ve iyi aktarabilen kişilerin yapması devam görüşmelerin yapılması için önemli bir nokta. Çok iyi bir ürüne sahip olabilirsiniz ama bunu karşınızdakilere aktaramıyorsanız ne yazık ki başarısızlık ihtimali yükseliyor. Hem yatırımcıların hem de müşterilerin en önem verdiği konulardan biri olan tecrübeli ve motivasyonu yüksek ekip, startup başarısı için en önemli unsur.
  3. Teknik tabanlı kişilerin yaptıkları sunumlarda sıklıkla karşılaştığımız sorunlardan biri de pazar, rekabet, iş modeli gibi konulara hakim olmamaları. Hatta daha sorunlu bir durum da bu konuları önemsememeleri ve bazılarının bunu bir meziyet gibi dile getirmeleri. Akademik girişimlerde sıklıkla karşılaştığımız bir durum bu. Karşınızdakinin sizin potansiyel müşteriniz olduğunu unutmadan ve onu kazanmak için hitap ettiğiniz sektörün dinamiklerini, yasal zorunlulukları, belgelendirme/sertifikasyon/onay süreçlerini bilmeniz gerekir. Aksi taktirde dinleyenin ilgisini çekmek imkansıza yakın.
  4. Teknik konulardan bahsederken, bir tez sunumu yapar gibi teori ve literatüre boğulmamaya ya da bir ön kuluçka girişimcisi gibi çok yüzeysel ve soyut bırakmamaya dikkat edilmelidir.
  5. Sunum yaptığınız firma ile ilgili bilgi sahibi olmak, ihtiyaç ve sorunlarını önden tespit veya tahmin edip, kendi ürününüzün ilgili şirkette nasıl ve nerede kullanılabileceğini açıklamanız beklenir. Ürününüzün kullanılması durumunda firmaya kazandırabileceği avantajları açıklamak yine dinleyenlerin duymak istedikleri konulardan biridir. Sunumlarda bu konuya yer vermek sonuç alma ihtimalini arttırır ve karşı taraftan yanıt alma sürenize olumlu etki eder.
  6. Kişisel ilginiz, hobileriniz, maceralarınız, hevesleriniz, sunum konusu dışındaki düşünceleriniz zamanınızı boşa harcamanıza sebep olur, konu dışına çok çıkmamaya dikkat etmeniz beklenir.
  7. Anlatımızdaki heyecan, tutku ve motivasyon dinleyenlerin ürüne olan ilgisini en yüksek seviyede tutacaktır. Sunum performansı düşük kişilerin, sunumda düşük ses ve motivasyonla konuşanların ve sürekli ıııı’layan kişilerin olumlu geri dönüş alma ihtimalini yine azalmaktadır.

Yukarıda özet şeklinde sıraladığım ve en çok öne çıktığını düşündüğüm hususlar, elbette olmazsa olmaz değil, başarının 10 altın kuralı değil, 5 adımda sözleşmeye giden yol değil. Benim bugüne kadar dinlediğim girişimci sunumlarından en öne çıktığını düşündüğüm sorunlara ait gözlemlerim. Bu yazıyla amacım ve iddiam, okuyan startuplara kesin müşteri kazandırmak değil yaptıkları sunumlarla müşteri kazanabilme ihtimallerini arttırmak veya müşteri kaybetme olasılıklarını en aza indirmek.  Umarım faydalı olur 😊